ثواب
من قاتلهم
50- Onlarla
(Haricilerle) Savaşanm Sevabı
أخبرنا علي
بن المنذر قال
أخبرنا بن
فضيل قال حدثنا
عاصم بن كليب
الجرمي عن
أبيه قال كنت
عند علي جالسا
إذ دخل رجل
عليه ثياب
السفر قال
وعلي يكلم الناس
ويكلمونه
فقال يا أمير
المؤمنين
أتأذن أن
أتكلم فلم
يلتفت إليه
وشغله ما هو
فيه فجلست إلى
الرجل فسألته
ما خبرك قال
كنت معتمرا فلقيت
عائشة فقالت
لي هؤلاء
القوم الذين خرجوا
في أرضكم
يسمون حرورية
قلت خرجوا في
موضع يسمى
حروراء فسموا
بذلك فقالت
طوبى لمن شهد هلكتهم
لو شاء بن أبي
طالب لأخبركم
خبرهم قال فجئت
أسأله عن
خبرهم فلما
فرغ علي قال
أين المستأذن
فقص عليه كما
قص علينا قال
إني دخلت على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وليس عنده
أحد غير عائشة
أم المؤمنين
فقال لي كيف
أنت يا علي
وقوم كذا وكذا
قلت الله
ورسوله أعلم وقال
ثم أشار بيده
فقال قوم
يخرجون من
المشرق يقرؤون
القرآن لا
يجاوز
تراقيهم
يمرقون من الدين
كما يمرق
السهم من
الرمية فيهم
رجل مخدج كأن
يده ثدي
أنشدكم بالله
أخبرتكم بهم
قالوا نعم قال
أناشدكم
بالله
أخبرتكم أنه
فيهم قالوا
نعم قال
فأتيتموني
فأخبرتموني
أنه ليس فيهم
فحلفت لكم
بالله أنه
فيهم
فأتيتموني به
تجرونه كما
نعت لكم قالوا
نعم قال صدق
الله ورسوله
[-: 8515 :-] Asım b. Kuleyb el-Cermi,
babasından naklediyor: Hz. Ali'nin yanında otururken, yolcu olduğunu gösteren
elbiseler giymiş bir adam girdi. Bu sırada Hz. Ali insanlarla sohbet ediyordu.
Adam: "Ey müminlerin emiri! Konuşmama izin verirmisin?" deyince, Hz.
Ali ona bakmadı ve insanlarla sohbetine devam etti. Ben adamın yanına oturup:
"Ne diyeceksin?" diye sordum. Adam: "Umredeyken Hz. Aişe ile
karşılaştım, bana: "Sizin yurdunuzda çıkmış olan ve Haruriyye olarak
adlandırılan bir topluluk var" deyince, ben: "Harura adındaki bir
yerden çıktıkları için onlara bu ad verildi" dedim. Hz. Aişe:
"Onların helak olmasına şahit olana ne mutlu. Eğer isterse Ali size onları
bildirebilir" dedi. Hz. Ali'ye onlarla ilgili bilgi almak için
geldim" cevabını verdi. Hz. Ali sohbet ettiği kişilerle konuşmasını
bitirip: "İzin isteyen nerede?" diye sorunca, adam bize anlattığını
ona da anlattı. Hz. Ali şöyle dedi: "Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)'in yanında Hz. Aişe'den başkası yokken yanına girdiğimde bana: ''Şu şu
vasıflara sahip olan topluluk hakkında ne dersin ey Ali!'' dedi." Ben:
"Allah ve Resulü daha iyi bilir" karşılığını verince, eliyle işaret
ederek: "Doğudan öyle bir topluluk çıkacak ki, Kur'an okuyacaklar ama
okudukları boğazlarından aşağıya inmeyecek. Okun yaydan çıktığı gibi dinden
çıkacaklar. İçlerinde eli eksik olan bir adam vardır. Eli sanki Meme
gibidir" buyurdu. Sonra Hz. Ali: "Allah için söyleyiniz; bunları size
haber verdim mi?" diye sorunca, oradakiler: "Evet" karşılığını
verdiler. Hz. Ali: "Allah için söyleyiniz; içlerindeki bu kişiyi size
haber verdim mi?" diye sorunca, yine: "Evet" cevabını verdiler.
Hz. Ali: "Yanıma geldiniz ve bu adamın aralarında olmadığını söylediniz.
Ben bu kişinin aralarında olduğuna dair Allah adına yemin edince onu sürüyerek
yanıma getirdiniz. Bu kişi size tarif edildiği gibi değil mi?" deyince,
oradakiler: "Evet" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Hz. Ali:
"Allah ve Resulü doğru söylemiştir" dedi.
Diğer tahric: İbn Ebi
Asım (913); Bezzar (873,874); Ebu Ya'la (472, 482); Ahmed, Müsned (1378).
أخبرنا محمد
بن عبد الأعلى
قال حدثنا أبو
معاوية عن
الأعمش عن زيد
وهو بن وهب عن
علي بن أبي
طالب قال لما
كان يوم النهروان
لقي الخوارج
فلم يبرحوا
حتى شجروا بالرماح
فقتلوا جميعا
قال علي
اطلبوا ذا الثدية
فطلبوه فلم
يجدوه فقال
علي ما كذبت
ولا كذبت
اطلبوه
فطلبوه
فوجدوه في
وهدة من الأرض
عليه ناس من
القتلى فإذا
رجل على يده
مثل سبلات
السنور فكبر
علي والناس
وأعجبهم ذلك
[-: 8516 :-] Zeyd b. Vehb bildiriyor:
Nahrevan günü Ali b. Ebi Talib Haricilerle karşılaşınca, onlarla çarpıştılar ve
haricilerin hepsi de öldürüldüler. Hz. Ali: "Zu's-Sudeyye'yi bulunuz"
deyince, onu aradılar ama bulamadılar. Hz, Ali: "Ne yalan söyledim, ne de
bana yalan söylendi. Onu arayınız" deyince adamı çukur bir yerde ölülerin
altıda buldular. Baktıklarında adamın elinde sakalın ucundaki kıllar gibi kıl
gördüler. Bunun üzerine Hz. Ali ve halk tekbir getirdiler. Bu durum kendilerini
şaşırtmıştı.
Diğer tahric: Müslim
1066 (156); Ebu Davud (4768); Ahmed, Müsned (706).
أخبرنا عبد
الأعلى بن
واصل بن عبد
الأعلى قال حدثنا
الفضل بن دكين
عن موسى بن
قيس الحضرمي عن
سلمة بن كهيل
عن زيد بن وهب
قال خطبنا علي
بقنطرة
الديزجان
فقال إنه قد
ذكر لي خارجة
تخرج من قبل
المشرق وفيهم
ذو الثدية
فقاتلهم
فقالت
الحرورية
بعضهم لبعض لا
تكلموه
فيردكم كما
ردكم يوم
حروراء فشجر
بعضهم بعضا
بالرماح فقال
رجل من أصحاب
علي اقطعوا
العوالي
والعوالي
الرماح
فداروا
واستداروا
وقتل من أصحاب
علي اثنا عشر
رجلا أو ثلاثة
عشر رجلا فقال
علي التمسوه
المخدج وذلك
في يوم شات
فقالوا ما
نقدر عليه
فركب علي بغلة
النبي صلى
الله عليه
وسلم الشهباء
فأتى وهدة من
الأرض فقال
التمسوا في
هؤلاء فأخرج
فقال ما كذبت ولا
كذبت فقال
اعملوا ولا
تتكلوا لولا
أني أخاف أن
تتكلوا
لأخبرتكم بما
قضى الله لكم
على لسانه
يعني النبي
صلى الله عليه
وسلم ولقد
شهدنا ناس
باليمن قالوا
كيف يا أمير
المؤمنين قال
كان هواؤهم
معنا
[-: 8517 :-] Zeyd b. Vehb bildiriyor:
Hz. Ali, Deyzecan köprüsünde hutbe verip: Bana, doğudan bazılarının çıkacağı bildirildi.
Aralarında Zu's-Sudeyye vardır. Onlarla savaşmam söylendi" deyince
Haruriler kendi aralarında: "Onunla konuşmayınız. Harura günü sizi
reddettiği gibi reddeder" dediler ve birbirlerine mızraklarla vurdular.
Hz. Ali'nin arkadaşlarından bir kişi: "Mızrakların ucunu kesiniz"
dedi ve sonra çarpışmaya başladılar. Hz. Ali'nin tarafından on iki veya on üç
kişi öldürülünce Hz. Ali: "Eli sakat adamı arayınız" dedi. Olay bir
kış gününde olduğu için arkadaşları: "Onu bulamayız" dediler. Hz.
Ali, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in beyaz katırına bindi ve bir
çukura gitti ve: "Onu burada arayınız" dedi. Onu çıkardıklarında:
"Ne yalan söyledim, ne de bana yalan söylendi. Amel ediniz. (Allah'a
tevekkül ederek) ameli bırakmayınız. Eğer tevekkül edip ameli bırakmayacağınızı
bilsem (Haricilerle olan savaşınız sebebiyle) yüce Allah'ın, Resulünün diliyle
hakkınızda verdiği hükmü size söylerdim" dedi.
Ravi der ki: "Daha
sonraları Yemen'de karşılaştığımız bazıları Haruriler konusunda Hz. Ali'ye:
"Ey müminlerin emiri! Nasıl bu duruma düştüler?" diye sorunca Hz.
Ali: "Bize karşı nefislerine uydular" karşılığını verdi.
أخبرنا
العباس بن عبد
العظيم قال
حدثنا عبد الرزاق
قال أخبرنا
عبد الملك بن
أبي سليمان عن
سلمة بن كهيل
قال حدثنا زيد
بن وهب أنه
كان في الجيش
الذين كانوا
مع علي الذين
ساروا إلى الخوارج
فقال علي أيها
الناس إني
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول سيخرج
قوم من أمتي
يقرؤون
القرآن ليس
قراءتكم إلى
قراءتهم شيئا
ولا صلاتكم
إلى صلاتهم
شيئا ولا
صيامكم إلى صيامهم
شيئا يقرؤون
القرآن
يحسبون أنه
لهم وهو عليهم
لا تجاوز
صلاتهم
تراقيهم
يمرقون من الإسلام
كما يمرق
السهم من
الرمية لو
يعلمون الجيش
الذي
يصيبونهم ما
قضى لهم على
لسان نبيهم
صلى الله عليه
وسلم لاتكلوا
عن العمل وآية
ذلك أن فيهم
رجلا له عضد
وليست له ذراع
على رأس عضده
مثل حلمة ثدي
المرأة عليه
شعرات بيض فتذهبون
إلى معاوية
وأهل الشام
وتتركون هؤلاء
يخلفونكم في
ذراريكم
وأموالكم
والله إني
لأرجو أن
يكونوا هؤلاء
القوم فإنهم
قد سفكوا الدم
الحرام
وأغاروا في
سرح الناس
فسيروا على
اسم الله قال
سلمة فنزلني
زيد منزلا
منزلا حتى
مررنا على
قنطرة فلما
التقينا على
الخوارج عبد
الله بن وهب
الراسبي فقال
لهم ألقوا الرماح
وسلوا سيوفكم
من جفونها
فإني أخاف أن
يناشدوكم قال
فسلوا السيوف
وألقوا
جفونها وشجرهم
الناس يعني
برماحهم فقتل
بعضهم على بعض
وما أصيب من
الناس يومئذ
إلا رجلان قال
علي التمسوا
فيهم المخدج
فلم يجدوه
فقام علي
بنفسه حتى أتى
ناسا قتلى
بعضهم على بعض
قال جردوهم
فوجدوه مما
يلي الأرض
فكبر علي وقال
صدق الله وبلغ
صلى الله عليه
وسلم فقام
إليه عبيدة
السلماني
فقال يا أمير
المؤمنين
والله الذي لا
إله إلا هو
سمعت هذا
الحديث من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال أي
والله الذي لا
إله إلا هو
لسمعته من
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
حتى استحلفه
ثلاثا وهو
يحلف له
[-: 8518 :-] Hz. Ali'nin Haricilerin
üzerine yürüdüğü ordunun içinde olan Zeyd b. Vehb Hz. Ali'nin şöyle dediğini
bildirir: Ey insanlar! Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle
dediğini duydum: "Ümmetimden öyle bir topluluk çıkacak ki; Kur'an'ı
okuyacaklar. Onlann okuyuşu yanında sizin okumanız, onların namazının yanında
sizin namazınız, onların orucu yanında sizin orucunuz hiç kalacak. Kur'an'ı
okuyacaklar ve Kur'an'ın kendi lehlerine olduğunu zannedecekler. Oysa Kur'an
aleyhlerine olacak. Namazları boğazlarından aşağı geçmeyecek. Onlar, okun avı
delip geçtiği gibi islamdan çıkacaklar. Onlarla savaşan ordu peygamberlerinin
lisanıyla kendilerine takdir edilen şeyi bilselerdi (tevekkül edip) başka amel
yapmazlardı. Onların alameti, içlerinde pazusu olan ama kolu olmayan bir adamın
olmasıdır. Bu pazusunun üstünde birkaç beyaz kıl olup meme başı gibi bir şey
vardır. "
Seleme der ki: Zeyd beni
menzilden menzile taşıdı ve Köprünün üstünden geçtik. O gün Haricilerin başında
olan Abdullah b. Vehb er-Rasbi: "Mızraklarınızı bırakın, kılıçlarınızı
kınından çıkartın. Onların sizlere Harure'de olduğu gibi sulh teklif
etmelerinden korkuyorum" deyince, kılıçlarını çekip kınlarını attılar.
Askerler onları mızrak yağmuruna tuttular ve öldürüp üst üste yığdılar. O gün
(Hz. Ali tarafından) sadece iki kişi öldürüldü. Hz. Ali: "Aralarındaki
sakat adamı arayınız" deyince, gidip aradılar ama bulamadılar. Bunun
üzerine Hz. Ali kendisi gidip üst üste öldürülmüş insanların yanına vardı ve:
"Bunları geri çekiniz" dedi. Onu en altta bulduklarında Hz. Ali
tekbir getirerek: "Allah doğru söyledi. Resülü de bunu doğru olarak tebliğ
etti" dedi.
Ubeyde es-Selman, yanına
gelerek: "Ey müminlerin emiri! Kendisinden başka ilah olmayan Allah aşkına
söyle; bu olayı Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den bizzat duydun
mu?" diye sorunca, Hz. Ali: "Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a
yemin ederim ki bunu Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den duydum''
dedi. Ubeydeı Hz. Ali'ye üç kere yemin verdirdi, o da üç kere yemin etti.
أخبرنا
قتيبة بن سعيد
قال حدثنا بن
أبي عدي عن بن
عون عن محمد
عن عبيدة قال
قال علي لولا
أن تبطروا
لأنبأتكم ما
وعد الله
الذين
يقتلونهم على
لسان محمد صلى
الله عليه
وسلم فقلت أنت
سمعته من رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قال
إي ورب الكعبة
إي ورب الكعبة
إي ورب الكعبة
[-: 8519 :-] Ubeyde bildiriyor: Hz.
Ali: "Eğer sizlerin şımarmasından korkmasaydım haricileri öldüren kimseler
için Allah'ın Hz. Muhammed'in diliyle söz verdiği mükafata ait hadisi size
rivayet ederdimil deyince Ben: "Sen bunu Hz. Peygamberden duydun mu?"
diye sordum. Hz. Ali: "Kabe'nin rabbine yemin ederim ki evet. Kabe'nin
rabbine yemin ederim ki evet. Kabe'nin rabbine yemin ederim ki evet'' dedi.
Diğer tahric: Müslim
1066 (155); Ebu Davud (4763); İbn Mace (167); Ahmed, Müsned (626).
أخبرنا
إسماعيل بن
مسعود قال
حدثنا
المعتمر بن
سليمان عن عوف
قال حدثنا
محمد بن سيرين
قال قال عبيدة
السلماني لما
كان حيث أصيب
أصحاب النهر
قال قال علي
ابتغوا فيهم
فإنهم إن
كانوا هم
القوم الذين
ذكرهم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم فإن
فيهم رجلا
مخدج اليد أو
مثدون اليد أو
مؤدن اليد
فابتغيناه
فوجدناه
فدللناه عليه
فلما رآه قال
الله أكبر
الله أكبر
الله أكبر قال
والله لولا أن
تبطروا ثم ذكر
كلمة معناها
لحدثتكم بما
قضى الله على
لسان نبيه صلى
الله عليه
وسلم لمن ولي
قتل هؤلاء قلت
أنت سمعته من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال إي
ورب الكعبة
ثلاثا
[-: 8520 :-] Ubeyde bildiriyor:
Nahrevan ehlinin öldürüldüğü yerde Hz. Ali: "(0 adamı) Aralarında
arayınız. Eğer bunlar Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in zikrettiği
kişilerse, aralarında eli sakat veya kesik bir adam vardır" dedi.
Aradığımızda onu bulup Hz. Ali'ye gösterdik. Hz. Ali onu görünce: "Allahu
ekber, Allahu ekber, Allahu ekber. Eğer sizlerin şımarmasından
korkmasaydım" deyip şu manada bir şey söyledi: "Bunları öldüren
kimseler için Allah'ın, Peygamberi diliyle söz verdiği mükafata ait hadısi size
rivayet ederdim." Ben: "Sen bunu Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)'den duydun mu?" diye sorunca, Hz. Ali üç defa: "Kabe'nin
rabbine yemin ederim ki evet" dedi.
أخبرنا محمد
بن عبيد بن
محمد قال
حدثنا أبو مالك
عمرو وهو بن
هاشم عن
إسماعيل وهو
بن أبي خالد
قال أخبرني
عمرو بن قيس
عن المنهال بن
عمرو عن زر بن
حبيش أنه سمع عليا
يقول أنا فقأت
عين الفتنة
ولولا أنا ما
قوتل أهل
النهروان
ولولا أني
أخشى أن
تتركوا العمل
لأخبرتكم
بالذي قضى
الله على لسان
نبيكم صلى
الله عليه
وسلم لمن
قاتلهم مبصرا
لضلالتهم
عارفا بالهدى
الذي نحن عليه
[-: 8521 :-] Zir b. Hubeyş,
HZ.Ali'nin şöyle dediğini nakleder: Fitnenin gözünü ben çıkardım. Ben
olmasaydım Nahrevan ehliyle savaşılmazdı. Eğer amel yapmayı terk etmenizden
korkmasaydım, bunları öldüren kimseler için Allah'ın, Peygamberi diliyle,
bunların dalaletini görerek ve bizim bulunduğumuz hidayeti bilerek söz verdiği
mükafata ait hadısi size rivayet ederdim.''
Diğer tahric: Ebu
Nuaym, Hilye (1/68)